top of page
Ara

Ahimsa (Şiddetsizlik) ve Veganlık

  • Bilge Maitri
  • 15 Eki 2024
  • 2 dakikada okunur

Kadim zamanlardan günümüze ulaşan yoga felsefesinin ahlak ve etik ilkeleri olan Niyama ve Yama'lar, hem bireyin kendisiyle hem de toplumla olan ilişkilerini düzenler. Niyama, bireyin iç dünyasına dönük ilkeleri, Yama ise topluma ve çevreye yönelik ahlaki kuralları kapsar. Yama'lar şunlardır: Ahimsa (şiddetsizlik), Satya (dürüstlük), Asteya (çalmamak), Brahmacharya (cinsel kontrol), Aparigraha (biriktirmemek). Bu ilkeler, düşünce, söz ve eylem boyutlarında uygulanmalıdır. Yüksek ahlaka sahip, iyi bir insan olmanın yanı sıra yoga yolunda bütünleşmek ve birleşmek için bu ilkelere uymak, kişinin yolunu kolaylaştırır. Yani bu ilkeler, yoga yolunda birer araçtır.


      Yoga yolundaki bu araçlardan biri olan Ahimsa, yani şiddetsizlik ilkesine biraz daha yakından bakalım. Şiddetsizlik ilkesi, öncelikle bireyin kendisine zarar vermemesiyle başlar ve çevresindeki her şeye zarar vermemeye çabalamakla devam eder. Fiziksel, zihinsel ve sözsel şiddetten uzak, barışçıl bir yaşam sürmek bu ilkenin temelini oluşturur. Günümüzde şiddetin en yaygın ve göz ardı edilen hali ise beslenme alışkanlıklarında kendini gösterir. Çağımızda gıda endüstrisi büyük ölçüde hayvanlar üzerinden işlemektedir. Bu durum öylesine normalleşmiştir ki, neredeyse her kültürün bir parçası haline gelmiştir. Her kültürde farklı hayvanlar tüketilir; örneğin Türkiye’de inekler besin kaynağı olurken Hindistan’da kutsal sayılır. Çin’de köpek eti tüketimi normal karşılanırken başka ülkelerde bu durum cinayet olarak görülür. Eğer bu kültürel normlara sorgulamadan uyarsak, hayvanları birer tüketim maddesi olarak görmeye devam ederiz ve bu şiddete ortak oluruz. Bir hayvana yumruk atmak çoğu insana zor gelirken, o hayvanın etini tabağına almak aynı şekilde rahatsızlık yaratmaz. Bu, büyük bir çelişkidir. Sağlıklı bir insanın beslenme alternatifleri mevcutken hayvansal ürünler tüketmesi Ahimsa ilkesine zarar verir; bu durumda kişi yalnızca karnını doyururken bile şiddet uygulamış olur.


      Veganlık, hayvansal gıda tüketmeden, hayvanlara ait bedensel salgılar, sıvılar ve parçaları kullanmaktan kaçınarak yaşamak anlamına gelir. Bu bağlamda Ahimsa ilkesi ile doğrudan örtüşmektedir. Elbette, veganlık konusunda kişinin kendisine veya başkalarına düşünsel, sözsel ya da fiziksel şiddet uygulaması, Ahimsa ile çelişir. Veganlar yalnızca et yememekle kalmaz; süt, peynir, yoğurt, kefir, yumurta ve bal gibi hayvansal ürünleri de tüketmezler. Hayvanların zorla tutulduğu kafeslerde korku enerjisi ile alınan bu salgıların insan sağlığı üzerindeki etkileri tartışılmaktadır ve daha da tartışılmalıdır. İnsan sindirim sisteminin bu tür ürünlerle uyumsuz olmasının yanı sıra, hayvanların yaşadığı stres ve korku anında ürettikleri hormonlar, tüketim yoluyla insana geçmektedir. Bu da enerji alanında bozulmalara neden olur. Yün ve ipek gibi hayvansal materyallerin kullanılmaması da veganlık ile Ahimsa’yı destekler niteliktedir.


      Sonuç olarak, Ahimsa ilkesi, çağımızda en yaygın ve normalleşmiş şiddet türü olan gıda endüstrisine karşı uygulanabilir. Vegan yaşam tarzı bu ilkenin en somut örneğidir. Sizler veganlık ve Ahimsa arasındaki bağı fark ettiniz mi? Haftada bir gün veganlığı deneyerek aslında ne kadar kolay ve doğal bir tercih olduğunu görmeye ne dersiniz?


 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page